YA KAZANIRIM YADA ÖĞRENİRİM
Özgür Şeb – Satranç Antrenörü ve Tarih Öğretmeni
Kralların oyunu artık her yerde…
Parklarda… Okullarda… Kahvehanelerde… Denizkenarında… Otellerde… Kütüphanelerde…
Zekâyı temsil eden bir oyun… Bu yüzden değil midir ki tüm dünyayı etkisi altına alan dizilerde, filmlerde, sinemalarda,kitaplarda hep satranç sembolleri vardır.
Fiziksel olmayan zihinsel bir spor dalı. Yedi yaşındaki birinin yetmiş yaşındaki biriyle oynadığını çok gördük… Akıl yaşta değil baştadır atasözünün kanıtıdır satranç. Büyüğün küçükle gurur duyduğu; izin verilse küçük çocukların dünyada neler yapabileceklerinin kanıtı adeta satranç oyunu.
Yediden yetmişe herkesin oynayabileceği bir oyun…
Sıkılmadan…
Bir satranç oyuncusu asla sıkılmaz…
Zihnini her daim eğitir; her daim bir şeyler katar…
Zihin her daim çalıştığı için beyninizi kolay kolay yıkayamazlar…
Çünkü düşünürsünüz, sorgularsınız.
Bu yüzdendir ki gelişmemiş ülkelerde satranç yasak.
Satranç oyuncusu öğrenmeye açıktır. Öğrendiği bilgiyi sorgular, analiz eder, devam yollarını, sonraki hamlelerini planlar… Satrancın doğası bu, yapmazsa oyunu kaybeder…
Kaybedince debir şeyler öğrenir ama satranç oyuncusu… Nerde hata yaptığını, eksiğinin ne olduğunu görür ve kazanmanın yolunu bulur… Hayat gibi… Kayıplarımızlabüyümezmiyiz hep?
Satrancın Alzheimer'i önlediği söyleniyor ve bu ifadenin arkasında ciddi bir neden var.
İşleyen demir ışıldar misali, zihin de ışıldıyor satrançla…
Bir satranç oyuncusu sistemli düşünür, konular arasında ilişkilendirme yapar…
Koşulları her daim analiz eder, pozisyona göre plan geliştirir.
Geçmişte oynanmış milyonlarca oyundan ders çıkarır;geleceğini şekillendirir tıpkı tarih gibi.
Oturduğu yerde…
Kimsenin cesaret edemediği derinliklere inebilir satranç oyuncusu, böyle muazzam eğitilmiş bir zihin cesurdur,yaratıcıdır,mantıklıdır.
İki eğitilmiş zihnin savaşıdır satranç, sonucu kanla bitmeyen bir savaş oyunudur.