NEREDE KALMIŞTIK… “WİNTER İS COMİNG” – “KIŞ GELİYOR”

NEREDE KALMIŞTIK… “WİNTER İS COMİNG” – “KIŞ GELİYOR”

NEREDE KALMIŞTIK… “WİNTER İS COMİNG” – “KIŞ GELİYOR”

Son köşe yazımdan bu yana dönüp baktığımda geçen zaman zarfı içerisinde adamızda ne kadar çok olaylar olmuş.

Artık KKTC’de yaşamak filmleri aratmayacak hatta filmlerin senaryolarını geçecek safhaya gelmiş durumdadır. Gün geçmiyor ki bir olay olmasın. Bir uyanıyoruz Döviz tırmanışa geçmiş. Ardından peş peşe zam haberleri. Buda yetmezmiş gibi Çin-ABD gerginliği ve dünya borsalarının dalgalanması. Diğer taraftan küresel ısınmanın ve Pandeminin dünya ekonomisinde yarattığı zarar ve hızla büyüyen enflasyon ülkelere ciddi zarar vermeye devam ediyor.

KKTC de yöneticilerin beceriksizliği, plansızlığı, öngörüsüzlüğünden dolayı kötüye giden ekonomiye yukarıda saydığım dünyada artan enflasyonda eklenince artık içinden çıkılamayacak duruma geldi.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi temmuz ayında elektrik faturaları herkese zamlı geldi. Birde Ağustos ayında herkes tatile giderken ve Ülkemize en çok turist geldiği ayda bu elektrik zammı daralan ekonomiye ve özellikle esnaf ve turizm sektörüne büyük bir darbe vurdu ve vurmaya devam edecektir. Elektrik kurumu artan petrol fiyatları ve dövizin yükselmesinden dolayı bu zammı çoktan planlı şekilde yapmalıydı. Ama yazımızın başında ne dedik, kötü yönetenler ve plansız hareket edenler yüzünden yine aksi zamanda zam kararı almak ve alınan kararı uygulamak ekonomiye bir darbe daha vurarak Hiperenflasyondoğru hızla ilerleme başladı. İstatistik Kurumu temmuz ayı tüketici fiyatları endeksini (enflasyonunu) yüzde 5.21 olarak açıkladı. Yıllık enflasyon yüzde 116.56 yükseldi. KKTC’de bu güne kadar yaşanan en yüksek enflasyon verisi. Git gide de artmaya devam edecek.

Peki, acaba halk olarak hükümetteki kötü yöneticileri ve yönetimi değiştirmek için daha neyi bekliyoruz!

Başımıza daha ne kadar kötü şeyler gelmeli!

Sizce;

Gençlerin yurt dışına göç etmesi,

Temel gıdaya her hafta zam yapılması,

Yakıta her hafta zam yapılması,

Elektriğe zam yapılması,

Artan banka faizleri,

Artan ve ödenemeyen banka kredileri ve kredi kartı borçları,

Kepenk Kapatan esnaf,

İflas eden şirketler,

İşsiz kalıp geçim derdine düşen insanlar…

Bu kadar çok şeyin olması geçerli bir sebep değil mi? Ülke yok olma yolunda hızla gidiyor. Tüm devlet kurumları her gün kötüye gidip iş yapamaz duruma geliyor. Güzelim ülkede yolunda giden veya düzgün işleyen bir şey kalmıyor.

Sayın devleti yönetenler çok mu zor 1 hafta meclise kapanıp;

Telefon dairesini Özel veya Özerkleştirme girişimlerinin yapılması,

Elektrik kurumuna kalıcı çözümler bulup uygulamaya almak,

Limanlardaki sorunları kalıcı çözüme ulaştırmak ve Yat limanlarını artıracak girişimlerde bulunulması,

Üreticinin, Hayvancının, Sanayicinin ve Esnafın ayakta kalabilmesi için destekleyici projeler hayata geçirmek…

Çok mu zor? Sayın ülkemizi yönetenler artık ülkedeki gerçekleri görüp elinizi vicdanınıza koyup empati yapma zamanıdır. Artık bu ülke için çalışma zamanıdır. Yoksa bu gidişle sizi bu göreve getiren halk pek yakında sizi görevlerinizden alıp bir daha seçmeme ve toplumda kabul göremeyeceğiniz duruma geleceksiniz. Bu durumları yaşamak pek uzak değil. Pek yakında çok büyük ayaklanma, eylemler ve isyanlar başlayacak. Artık bu halk her şeyini kaybetme noktasına geldi. Artık yaşamak ve var olmak için mücadele etme noktasına geldi.

Sayın ülkeyi yönetenler (yönettiğini sananlar) “Winter is Coming” – “Kış Geliyor” hem de sert ve zorlu şekilde.

Bu konuda daha çok şey yazabiliriz, söyleyebiliriz daha da fazla eleştirebiliriz hatta tartışabiliriz. Ama enerjimizi, gücümüzü ülkemizi kötü günlerden aydınlığa çıkarmak için harcamalıyız. Hayatımızın her alanında çok çalışmalıyız. Tarımda ve hayvancılıkta üretimi artırmalıyız. Turizm alanında daha fazla turist getirmek için çok çalışmalıyız. Ülkemizi tanıtmak için (Elimizin altında kocaman bir silah SOSYAL MEDYA var) çok çalışmalıyız. Birlik beraberlik ve takım olarak çalışmak hem de çok çalışmalıyız.

Köşe yazıma son verirken Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözü ile tamamlamak istiyorum.

Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Gelecek yazıma kadar sağlıkla ve umutla kalınız

https://kibrishaberajans.com/nerede-kalmistik-winter-is-coming-kis-geliyor/



Kıbrıs Tüp Bebek Merkezi

Bicare Sigorta